Sedat Yalçınkaya; Partimi İktidara Taşımak İsteyen Örgüt Emekçisiyim

Bakırköy Belediye Başkanlığına talep açan en genç adaylardan olan Mimar Sedat Yalçınkaya ile Sefaköy’de karşılaştık. Ayaküstü yaptığımız sohbet sonrası bir yerde oturup çaylarımızı içerken seçimler öncesi, sonrası, neler yapığı ile ilgili söyleşi yaptım.

Röportaj Yayın: 06 Eylül 2024 - Cuma - Güncelleme: 06.09.2024 18:46:00
Editör - Yılmaz Bacacı
Okuma Süresi: 10 dk.
Google News

 

31 Mart yerel seçimlerinde Bakırköy Belediye Başkanlığına talep açan genç adaylardan biri olan Mimar Sedat Yalçınkaya ile karşılaştık. Ayaküstü yaptığımız sohbet sonrası bir yerde oturup çaylarımızı içerken seçimler öncesi, sonrası, neler yaptıkları ile ilgili geniş kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdim. Başkan adaylarının kesinleşmesinden sonra da aktif siyasetten kopmayan Sedat Yalçınkaya, öncesinde de olduğu gibi CHP Parti Okulu’nda eğitmenlik yapıyor. Siyasetin uzun bir maraton olduğunu söyleyen Yalçınkaya, bu yolda mola vermeler ya da kenara çekilmelerin bireysel anlamda CHP’ye bir şey katmayacağının altını çizerek, dikkatli bakıldığında seçimlerin ardından aday adaylarından bir kaçının dışında bir çoğunu eylem ve etkinliklere katılmadığının, çalışmalarda ise olmadığının görüldüğünü söylüyor. 

Sayın Sedat Yalçınkaya, siz Bakırköy belediye başkanlığına talep açan genç adaylardan biriydiniz. Aday gösterilmediğiniz halde halen parti eğitmenliği yaparak aktif siyasetin içindesiniz. Adaylık ve eğitmenlik konusunu biraz açar mısınız?


Öncelikle şunu söylemeliyim ki belediye başkanlığı gibi sorumluluk isteyen önemli bir göreve getirilmek istenen adayların liyakatli ve aday olduğu bölgeleri çok iyi tanıyor olması lazım. 15 yıldır Bakırköy’de yaşıyorum. Uzun yıllardır siyasetin içindeyim. Adaylık talebi açmadan önce CHP Bakırköy İlçe yönetiminde görev yapıyordum. Mimar olmam nedeniyle kentin sorunlarını daha net görebiliyordum. Sorunların nasıl çözülmesi gerektiği noktasında da proje bazlı çalışmalar yaparak çözüme kavuşturacağımdan emindim. O nedenle de kendimi yeterli gördüm ve adaylık talebi açtım. 

Aday gösterilmeyişiniz bir kırgınlığa neden oldu mu? 


Hayır hiçbir zaman kırgınlık ya da kızgınlık duygusuna kapılmadım. Tam tersi mensubu olduğum partiye nasıl katkı sağlarım, nasıl yararlı olurum düşüncesiyle aktif ve gönüllü bir şekilde öncesinde de olduğu gibi parti okulunda eğitmen olarak görev aldım. 
İnsanlar arasında parti eğitmenliği ücretli bir iş gibi algı yaratsa da bilinmesini isterim ki tamamen gönüllüğe dayalı yapılan bir iştir. Eğitmen olmanın da belirli kriterleri var tabi. İstenilen kriterlere sahip olduğum için Parti içi eğitim birimi (pieb) eğitmeni olarak görevlendirilmeme karar verildi. Aynı zamanda da İstanbul 3. Bölgeden sorumlu olmak gibi ek bir görevi de üstlendim. Bu göreve getirilmeden önce SODEV Yerel Yönetimler Okulunda Başkanımız Murat Karayalçın’dan, Genel Başkan Yardımcılarımız Aylin Nazlıaka ve Gökhan Zeybek’ten, yine İBB Genel Sekreter Yardımcımız Mahir Polat, Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanımız Enif Yavuz Dipşar’dan eğitimler aldım. Parti okulu eğitmenliğim yalnızca İstanbul’la da sınırlı değil. Birçok il ve ilçede partililerimizi bilgilendirmek amaçlı eğitimler veriyorum. Soruları varsa cevaplıyorum. Hem örgüt emekçilerimizi hem de meclis üyelerimizi gelecek seçimlerde partimizi iktidara taşımak için neler yapmalı, neler yapmamalı konusunda bilgilendiriyorum. Şu bir gerçek ki, 31 Mart seçimlerinde halkımızın CHP’ye gösterdiği teveccühü çok iyi okumamız lazım.

 
Sayın Yalçınkaya, yanlış hatırlamıyorsam siz çift dal lisans yaptınız. Mimarsınız, aynı zamanda da iç mimarsınız. 


Evet çift dal lisans yaptım. Mimarlık üzerine yüksek lisansımıda tamamladım. Mimari çizimler, projeler, şehrin dış görünümüne, fiziki konumuna güzellik katar. İç mimari ise bu projelerin kullanım alanları olan iç kısımları kullanım ve görüntü açısından daha estetik kılar. 


Bu söylediklerinizden yola çıkarsak depremin tehdit ettiği listenin başında yer alan Bakırköy genelinde kentsel dönüşüm için neler yapmalı, ne tür önlemler almalı?  


Bir dönem Bakırköy İlçe Başkanlığı’nda, Örgütten Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yaptım. Gerek bu sürede, gerekse Belediye Başkan Aday Adaylığım sürecinde Bakırköy’de bir çok sokağın analizini çıkardım. Hatta 30 günde yaklaşık 600 sokak gezisi planlamıştım. Bu süreçte yalnızca siyasi çalışmalar değil ilçemizin en büyük sorunu olan kentsel dönüşümle ilgili de hazırlıklarım oldu. En büyük sorun bilgi kirliliğine sebep olan söylentilerle yol almak. Böyle durumlarda kirliliği ortadan kaldırmak lazım. Halkın anlayacağı şekilde yetkililerin vatandaşa doğru bilgi vermesi lazım. Daha da önemlisi riskli binalarda oturan maliklerin kendi aralarında uzlaşı sağlaması lazım. 
Bu dönem kurulan kentsel dönüşüm müdürlükleri konunun uzmanlarıyla birlikte hareket etmeli, liyakati ön planda tutarak halkı doğru bilgilendirmeli. Şu bir gerçek ki insanların ceplerinden para çıkmadan kentsel dönüşüm gerçekleştirmek neredeyse imkansız. Yapı ruhsat harçları her ne kadar vatandaşlardan alınmayacak olsa da bu yeterli değil. Bina taramalarıda ilçe belediyeleri tarafından tartışmalara mahal verilmeyecek şekilde yapılmalıdır. Mal sahipleri arasında haklı haksız tartışmasına son verilecek şekilde şeffaf bir çalışma yürütülmeli. Yapılacak taşınma ve kira yardımlarının yanı sıra vatandaşa uzun vadeli küçük meblağlarla ödeyebilecekleri krediler sağlanmalı. Bir kat artış ilerleyen ekonomik daralmada konunun tam çözümü olmayacak gibi görünüyor. Kısmen fayda sağlasada sözleşmelerin sağlıklı yapılması gerekir. 
Geçmişte olduğu gibi birçok insanımız mağduriyet yaşayabilir. Bu anlamda yerel yönetimler devreye girmeli. ‘Yüzde 65’i bizden’ ya da ‘Yarısı devletten’ gibi söylemler çok iyi analiz edilmeli. Herkes bunlardan yararlanamıyor. Kısacası insanların evlerine sağlıklı kavuşabilmesi için hiç vakit kaybetmeden projeler hazırlanıp bir an önce dönüşümler başlamalıdır. 


Geçtiğimiz günlerde ulusal gazetelerden (Cumhuriyet) birinde 17 Ağustos depremi içerikli bir makale yayımladınız. Deprem gerçeğini sizce unutuyor muyuz?


Yılmaz bey, her şeyden önce bir deprem ülkesinde yaşadığımız gerçeği var. Paylaştığım yazı olayın yıl dönümüyle ilgili bir yazıydı. Yazımda aradan geçen yıllar içerisinde nelerin yapılıp, nelerin yapılmadığını, başka bir deyişle nelerin doğru, ya da nelerin yanlış yapıldığını ele alarak cevap aradım. Ne yazık ki gerçek anlamda olumlu yönde yapılan bir çalışma olmadığını görüyoruz. Bende depremden en çok etkilenecek olan ilçelerden biri olan Bakırköy’de oturuyorum. Mesleğim gereği de olsa bir vatandaş olarak konuya duyarsız kalamazdım. Bundan sonraki günlerde de zaman zaman kentsel dönüşümle ilgili yazılı paylaşımlarım olacaktır.

 

   
Sayın Yalçınkaya, aktif siyaset yapmasam da siyasi partilerle iç içeyim. CHP’de gördüğüm iki tip partili var. Biri CHP’nin sırtına binerek kendini bir yerlere taşıtmak isteyen, ikincisi de partisini sırtlayıp iktidara taşımak isteyenler. Siz hangi gruptasınız? 


Yılmaz bey gözlemleriniz de haklı olabilirsiniz. Bir CHP’li olarak mesleki uzmanlığımı kentimize ve ilçemize faydalı olabilecek işlerde kullandım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi olarak ekonomik kriz başta olmak üzere Türkiye'nin temel sorunlarını dile getirmeye, hem de Türkiye'nin temel sorunlarına ses olmaya, çözüm önerileri sunmaya çalışıyorum. 31 Mart seçimlerinde yakaladığımız başarıyı önümüzdeki genel seçimlerde iktidar olarak taçlandırmalıyız. Bizim artık kaybedecek vaktimiz yok. Dolayısıyla sizin deyiminizle partisini sırtlayıp iktidara taşıma uğraşı veren bir örgüt emekçisiyim. Her hangi bir beklenti içinde değilim ancak partimin iktidar olması gibi bir beklentim elbette var ve üzerime düşen her ne varsa yapmaya hazırım. Şimdiye kadar hiçbir belediyeden ihale almadığım gibi, öyle bir girişiminde de bulunmadım. Bu bundan sonrada böyle olacaktır.


Sayın Yalçınkaya, son olarak hafta sonu yapılacak olan Tüzük Kurultayı’na ilişkin neler söylemek istersiniz? 
Ülkemizin en demokratik partisi CHP’dir. Çağdaşlık ilkesini benimseyen bir partinin de zaman ilerledikçe yenilenmesi gerekir. Partimizi 100 yıl boyunca ayakta tutan şey de bu oldu. Zaman geçtikçe, koşullar değiştikçe, bilim ve teknoloji ilerledikçe partimiz de kendisini yeniledi. Partimizde bir yönetim değişikliği oldu. Şimdi tüzüğümüzü değiştireceğiz. CHP halkla en çok teması olan, halkın sıkıntılarını en çok anlayan, sorunlara en çok temas eden partidir. Bu tüzük değişikliğiyle birlikte temel ilkelerimizden, siyasi ahlakımızdan vazgeçmeden partimizin halkla temasının daha da artmasını, sorunlara daha hızlı yanıt üreten ve halkın parti içerisindeki etkisinin daha fazla olacağı bir tüzük yapılacağını düşünüyorum. 
Bu bağlamda daha kapsayıcı ve güncel koşullara göre belirli aralıklarla kendini yineleyen bir tüzük geliştirmeli. Günü kurtaran değil, kalıcı politikalar ve yeni bir vizyon sunmamız şart. Ön seçim modelinin de parti üyelik şartlarına bağlı olarak geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir dönem delege ağalığı yaparak bir yerlere gelen siyasetçilerin şimdilerde çıkarları oluşmadığı için ön seçimi savunması tezatlık oluşturuyor. Bunun gibi birçok konuyu tartışabiliriz. Kurultayın ikinci yüzyılımızda partimize yakışır bir şekilde tamamlanmasını ümit ediyorum.

RÖPORTAJ; Yılmaz BACACI

 

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.