Sadık Usta; Rüyalarımız Bize Ne Anlatır

Sadık Usta Çevirmen, tarihçi, yazar ve felsefeci Ütopya ve Devlet Teorileri; Felsefe, Aydınlanma Çağı ve İslam tarihi; Sosyalizm ve Eşitlikçi Halk Hareketleri üzerine araştırmalar yapmış, makaleler kaleme almış ve kitaplar yazmıştır.

Özel Haber Yayın: 08 Şubat 2025 - Cumartesi - Güncelleme: 08.02.2025 18:26:00
Editör - Yılmaz Bacacı
Okuma Süresi: 5 dk.
Google News

 

Sadık Usta Çevirmen, tarihçi, yazar ve felsefeci Ütopya ve Devlet Teorileri; Felsefe, Aydınlanma Çağı ve İslam tarihi; Sosyalizm ve Eşitlikçi Halk Hareketleri üzerine araştırmalar yapmış, makaleler kaleme almış ve kitaplar yazmıştır. Birçok çalışması Almanca ve Türkçe yayımlanmış Türk ütopyaları, ilk çağ ütopyaları, şüphenin tarihi felsefeye giriş, dünyayı değiştiren düşünceler, fıçılarda yaşamak ve daha bir çok kitaplara imza atan Sadık Usta “Rüyalarımız bize ne anlatır” başlıklı harika bir yazı kaleme almış. Yazarın kaleme aldığı yazı aşağıda ki gibidir.

Rüyalarımız bize ne anlatır? Felsefeciler rüyalara nasıl yaklaşmışlar?

Bugün hala kimi kavimler, rüyalarından ilham almadan herhangi bir işe girişmezler. Eskiden krallar, komutanlar, peygamberler rüyaya yatmadan veya rüyalarını yorumlatmadan herhangi bir karar almazlardı. Bugün turistlerin, Yunanistan'da ziyaret ettiği yerlerin başında eski bir başkent olan Nauplia gelir. Nauplia'ın hemen biraz ötesinde, 30 km uzağında adı Epidauros olan bir kasaba bulunur. MÖ 4. yüzyılın hemen başında burada, dönemin en büyük amfitiyatrosu inşa edilmişti. Bu tiyatronu en önemli özelliği ise, sadece 15 bin kişiyi ağırlamakla kalmaz, tiyatro gösterilerinde en arka sırada oturan şahsın bile rahatlıkla duyabileceği bir akustik düzene sahipti. Şimdi herkes bu tiyatroyu görmeye gidiyor fakat antik çağda bu kasabayı ünlü yapan şey, tiyatro değildi, onun hemen yanı başında bugün sadece temelleri görülebilen bir sağlık ve dinlenme merkeziydi. Asklepios, Yunanların sağlık ve sıhhatten sorumlu tanrısıdır. Bahsi geçen sağlık ve dinlenme merkezi, Asklepios'a adanmış bir merkezdi. Eskiden buraya her yıl binlerce seçkin insan gelip rüyaya yatarmış. Kimi geleceğiyle ilgili meraktan, kimi eşi ve çocuğunun sağlık durumuyla ilgili kaygıdan, kimi yaşamakta olduğu dertlerden veya alacağı güzel haberden dolayı burayı ziyaret eder ve gördükleri rüya üzerinden tanrı Asklepios'an yardım dilerlermiş. Söz konusu sağlık merkezine öylesine yoğun bir ilgi varmış ki başvuranların hepsi kabul edilmezmiş. Önce zorlu bir mülakattan geçmek ve sonra da önceden rüyasında tanrı Asklepios'u görmüş olmak koşulu aranırmış. Tabii bugüne kadar yalandan kim ölmüş ki, başvuranların daha önceden tanrıyı rüyasında gördüğünü yeminle ileri sürdüğünden emin olabiliriz. Peki, bu kadar şeyi neden anlattım? Düşünebiliyor musunuz, MÖ 4. yüzyıl, Yunan biliminin ve felsefesinin zirvesidir. Sokrates henüz yeni ölmüş, idealizmin babası Platon felsefenin zirvesi olarak kabul ediliyor ve herkes oğlunu, eğitmesi için ona gönderiyor; materyalist felsefenin babası sayılan Demokritos ve sonra Ksenephon, Knik felsefesinin babası Antisthenes ve onun öğrencisi Diyojen, büyük üstüt, realist ve akılcı Aristoteles... Hepsi var. Tıp, yerbilim, mekanik, astronomi, fizik, zooloji gibi bilim dallarının temelleri de ilk kez bilimsel-teorik olarak atılmış ama Yunanistan'da rüyalardan ve tanrı Asklepios'tan medet uman binlerce seçkin insan da var... Buradan da görülebileceği gibi, insanlar bu kadar bilimsel ve felsefi gelişmeye rağmen, gelecekle ilgili beklentilerini, kaygılarını, endişelerini, arzularına, sıkıntılarına, yürekleri ferahlatacak haberleri ve mutluluk arayışlarını gördükleri rüyalardan ve kendilerine bir yol ve yordam sunacak tanrı Asklepios'tan beklemektedir. Kısacası akıl ve akıl dışılık, yani rasyonel düşünce ile irrasyonel düşünce tarihin her döneminde iç içe olmuş, koyun koyuna gelişmiş ve kültürler (inançlar) üzerinde etkili olmuş. Platon'un rüyalara ilişkin görüşleri çelişkilidir. O, bazı eserlerinde rüyaları bilinçaltıyla, bir bakıma yanıltıcı arzularla ilişkilendirirken bazı eserlerinde de rüyayı tanrısal vahiyle ilişkilendirir. Aristoteles'e göre rüyaların gerçek bir temeli olmamakla birlikte insanları yönlendiren bir rol oynar. Freud ise rüyaları bastırılmış libido ile ilişkilendirir. Şurası kesindir ki rüyalarda yaşadıklarımız bilinç altımızın bize oynadığı şeytani bir oyundur. Dindarlara göreyse rüyalar, ya vahyin alanı ya da gelecekten haber veren bilgiler içerir. Birçok nörologa göreyse, insanın bilinçli halinde ortaya koydukları, bilinçaltında düşündüklerinin kırıntısı bile değildir. Akla önem veren her insanda bir irrasyonelliğe, felsefeye önem veren birçok insanda bir akıl dışılığa, batıl inanca ve ezbere rastlayabilirsiniz... İnsanın en karmaşık yanı, zihinsel ve inanç dünyasıdır.

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.