Alışkanlıkların Kaderi: Güvende Hissedilen Tuzaklar

Bazı davranışlarımız vardır; ne çok severiz, ne de nefret ederiz. Ama hep oradadırlar. Sabah kahvemizi aynı bardağa koymak, aynı koltukta oturmak, aynı düşünce kalıplarını tekrar etmek… İşte bunlar, alışkanlık dediğimiz görünmez döngülerdir. Alışkanlıklarımız bizi güvende hissettirir. Onlar, hayatın karmaşası içinde sığındığımız minik limanlardır. Tanıdık, bilindik ve kontrol edilebilir oldukları için bize huzur verirler.

Ancak bir gerçek daha var: Eğer alışkanlıklarımıza dikkat etmezsek, zamanla kaderimizi de onlar şekillendirmeye başlar.

Toplumda bireyin seçim özgürlüğü olduğunu düşünürüz. Oysa çoğu zaman seçim sandığımız şeyler, sadece tekrara düşen davranış kalıplarımızdır. Aynı tür ilişkileri yaşar, aynı tartışmaları yapar, aynı yerlerde kırılırız. Bunun adı “tesadüf” değildir. Bu, alışkanlıklarımızın görünmez ipleriyle kaderimizi örmesidir.

Psikoloji, insanın otomatik tepkilerinin altında yatan alışkanlık döngüsünü detaylıca inceler. Sosyoloji ise, bu bireysel alışkanlıkların nasıl toplumsal normlara dönüşerek kuşaktan kuşağa aktarıldığını… Yani hem bireysel düzeyde hem de toplumsal düzeyde alışkanlıklarımızı fark etmeden yaşamak, farkında olmadan aynı hikâyenin farklı sahnelerini oynamaktır.

Peki ne yapmalı?

Kendimize şu soruyu sorarak başlayabiliriz:
“Bugün yaptığım şey, gerçekten bir seçim mi, yoksa alışkanlık mı?”

Her gün aynı yoldan yürüyorsak, başka bir yolu seçmenin tam zamanı olabilir. Alışkanlıklar konfor sunar ama gelişim nadiren konfor alanında olur. Kimi alışkanlıklar bizi korur, kimileri ise yerimizde saydırır. Önemli olan, hangi alışkanlığın bize hizmet ettiğini, hangisinin ise bizi tükettiğini ayırt edebilmektir.

Unutma;
Alışkanlıklar ya bilinçli seçilir ya da bilinçsizce seni yönetir.

Ve alışkanlıklarının rotasını fark etmek, kaderinin yönünü değiştirmek için atacağın ilk adımdır.