14 Eylül 2025 - Pazar
Kibir ve İnat: İnsanın Sessiz Çöküşü
Tolstoy’un şu sözü, insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden birini tek cümleyle özetler: “Kibir ve inat, bir kişinin kendini önce mükemmel görmesini sağlar, sonra da sonunu getirir.”
Yazar - Gülsüm İldeniz Yaşama Ayna Tutmak
Okuma Süresi: 2 dk.

Gülsüm İldeniz Yaşama Ayna Tutmak
gildeniz59@gmail.com - 0532 496 7090Tolstoy’un şu sözü, insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden birini tek cümleyle özetler:
“Kibir ve inat, bir kişinin kendini önce mükemmel görmesini sağlar, sonra da sonunu getirir.”
İnsanın kendini mükemmel sanması, onun en büyük zayıflığıdır. Çünkü mükemmel olduğunu düşünen kişi, hatalarını görmez, kusurlarını kabul etmez ve gelişim yollarını kapatır. Bu noktada kibir, bir yanılsama üretir; insanı olduğundan büyük, güçlü ve dokunulmaz hissettirir.
İnat ise bu yanılsamayı koruyan kale duvarıdır. İnsan, hatasını fark etse bile geri adım atmaz; çünkü inat, haklı olma arzusunu gerçeğin önüne geçirir. Böylece kişi kendi gerçeğinden uzaklaşır, çevresiyle bağlarını koparır ve yalnızlaşarak yavaş yavaş kendi çöküşünü hazırlar.
Tarih boyunca nice devlet adamı, düşünür, lider ve hatta sıradan birey, kibir ve inat yüzünden en parlak noktadan en dip noktaya sürüklenmiştir. Çünkü insanın gerçek gücü, kusursuzluğunda değil; kusurlarını kabul edip değiştirme cesaretindedir.
Toplumda da ailede de aynı kural geçerlidir: Kibir ve inat ne kadar büyürse, sevgi ve anlayış o kadar küçülür. İletişim yerini sessiz duvarlara bırakır. İnsan insana yabancılaşır.
Tolstoy’un sözünü bir uyarı olarak görmek gerekir. Hepimiz zaman zaman kibirle yüzleşir, inatla direnç gösteririz. Fakat asıl bilgelik, bunların farkına varıp kendimizi aşabilmektir. Çünkü alçakgönüllülük ve esneklik, insanı hem ayakta tutar hem de geliştirir.
Belki de sormamız gereken soru şudur:
Mükemmelliğin arkasına saklanmak mı, yoksa kusurlarımızla birlikte daha insanca yaşamak mı?
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları