05 Aralık 2025 - Cuma
5 Aralık: Kadının Sesinin Tarihe Düşülen Notu
Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkını kazandığı 5 Aralık, aslında sadece bir “hak günü” değildir.
Yazar - Gülsüm İldeniz Yaşama Ayna Tutmak
Okuma Süresi: 2 dk.

Gülsüm İldeniz Yaşama Ayna Tutmak
gildeniz59@gmail.com - 0532 496 7090Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkını kazandığı 5 Aralık, aslında sadece bir “hak günü” değildir. Bir toplumun kendine dönüp, “Eşitliği ne kadar içselleştirdim?” diye sorduğu bir aynadır. Çünkü kadının sandığa gitmesi yalnızca oy kullanmak değildir; varlığını, sözünü, aklını ve emeğini ülkenin geleceğine mühürlemesidir.
Bu hakkın kazanılması, mücadele dolu bir yolculuğun sonucudur. Anadolu’nun dört bir yanında sessizce büyüyen o adalet isteği, Cumhuriyet’in aydınlık bakışıyla birleşmiş; kadın artık yalnızca evin içinde değil, devletin yönetiminde de özne olmuştur.
Ne var ki, bugün hâlâ şu soruları sormaktan geri duramayız:
Kadının sesi gerçekten duyuluyor mu?
Yeterince temsil ediliyor mu?
Karar mekanizmalarında varlığı, toplumun dönüşümünü gerçekten belirleyebiliyor mu?
Evet, yasalar bir kapı açtı. Fakat o kapıdan içeri girmek, kadının kendi gücünü tanımasıyla, toplumun da onu eşit bir yurttaş olarak kabul etmesiyle mümkündür. Demokrasi sadece sandık sayısıyla değil; o sandığa giden her bireyin özgür iradesiyle anlam kazanır. Ve kadının iradesi olmadan hiçbir demokrasi eksiksiz değildir.
5 Aralık bize şunu hatırlatır:
Kadın sadece seçmen değildir; seçilendir, yöneticidir, üretendir, dönüştürendir.
Bir toplumun ilerleme hızı, kadınlarının özgürlük alanı kadar geniştir.
Bugün, o tarihi adımın yıl dönümünde, her kadının sesinin bu ülkenin geleceğinde eşit ağırlıkla yer alması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Çünkü:
Kadın varsa demokrasi vardır.
Kadın varsa gelecek vardır.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları