08 Kasım 2025 - Cumartesi
Kök Ailesine El Pençe Divan, Çekirdek Ailesine Kök Söktüren Narsist
Narsist bireyin hikâyesi çoğu zaman “sevgi yoksunluğu”yla başlar.
Yazar - Gülsüm İldeniz Yaşama Ayna Tutmak
Okuma Süresi: 4 dk.

Gülsüm İldeniz Yaşama Ayna Tutmak
gildeniz59@gmail.com - 0532 496 7090Narsist bireyin hikâyesi çoğu zaman “sevgi yoksunluğu”yla başlar. Çocukken koşullu sevgiye maruz kalmıştır; “aferin” almak için üstün olmak, “değer görmek” için başkalarını geçmek zorundadır. Onun evinde duygular değil, başarılar ödüllendirilir. Yanlış yapma hakkı yoktur; hata, değersizlikle eş tutulur. Böyle bir ailede büyüyen çocuk, kendi benliğini değil, ailesinin beklentilerini taşır.
Zamanla o çocuk, sevgiyle değil korkuyla yoğrulur. “Sevilmek” ile “itaat etmek” arasındaki farkı ayırt edemez hale gelir. Ve bir gün büyüdüğünde, aynı ezberle kendi hayatını kurar:
Kök ailesine minnettarlıkla, çekirdek ailesine tahakkümle yaklaşır.
Kök Aileye Secde, Çekirdek Aileye Hüküm
Narsist kişi, çocuklukta “otoriteye boyun eğmek”le hayatta kalmıştır. Bu nedenle kök ailesine karşı içsel bir teslimiyet duygusu taşır. Annesi veya babası ne yaparsa yapsın, onları sorgulamaz; hatta “onlar da çok çekti” diyerek haklı çıkarır.
Bir bakıma kusurlu olan aileyi kusursuzlaştırır.
Çünkü o kusurları fark etmek, kendi acısını fark etmektir ve narsist, kendi acısıyla yüzleşmeyi reddeder.
Kök ailesini kutsallaştırdıkça, içindeki öfke büyür. O bastırılmış öfke, sevginin en yakın formuna eşine, çocuğuna yönelir. Böylece çekirdek aile bir arenaya dönüşür. Evde sürekli gerilim, eleştiri, suçlama vardır.
Narsist, kök ailesi karşısında “itaat eden çocuk” olurken, kendi evinde “otoriter ebeveyn” rolüne bürünür.
Sevilmek Değil, Tapılmak İster
Narsistin en büyük açlığı sevgi değil, hayranlıktır. Çünkü kök ailesinden sevgi değil, takdir görmüştür. O yüzden kendi ailesinde “anlaşılmak” değil, “yüceltilmek” ister.
Eşi ona “haklısın” demediğinde, çocuk ona “sen mükemmelsin” demediğinde içten içe çöküş yaşar.
Kök ailesinden alamadığı değeri, kendi ailesinin boyun eğmesinde arar.
Fakat bu çaba sonuçsuzdur.
Çünkü güçle saygı, korkuyla sevgi aynı şey değildir.
O, kendi ailesinin ruhunu baskıyla şekillendirirken aslında kendi yaralı çocuğunu cezalandırmaktadır.
Kök Aileyi Kusursuzlaştırmak Bir Savunma Mekanizmasıdır
Birçok danışanımda bunu gözlemledim: “Benim annem kötü değildir, ama…” diye başlayan cümlelerin ardından yıllarca süren sessiz acılar dökülür.
Narsist birey için o “ama” tehlikelidir. Çünkü kök ailesini eleştirmek, benliğini sarsar.
Kendisini güçlü hissettiği tek yer, “o acıyı yaşamamış gibi davranmak”tır.
Bu nedenle kusurlu olan aileyi kusursuzlaştırır; onların sevgisizliğini “terbiye”, baskısını “disiplin”, ilgisizliğini “özgürlük” olarak yorumlar.
Ve bu yalanı sürdürdükçe kendi çocuklarına aynı döngüyü aktarır.
Döngüyü Kırmak: Cesaretin Başlangıcı
Gerçek yüzleşme, “Benim annem ya da babam beni sevmedi.” demek değildir.
Gerçek yüzleşme, “Beni sevdiler ama yanlış sevdiler.” diyebilmektir.
Çünkü yanlış sevgi, sevgi yoksunluğu kadar yıpratıcıdır.
Bir narsist iyileşmeye niyet ederse, ilk adımı kök ailesini idealize etmeyi bırakmak olmalıdır.
O zaman “itaatle karışık sevgi” değil, “özgürlükle büyüyen sevgi”yi tanımaya başlar.
Ve kendi çekirdek ailesine tahakküm kurmak yerine, onlarla eşit bir bağ kurabilir.
Narsist, aslında hiç büyümemiş bir çocuktur.
Kök ailesine diz çöken, çekirdek ailesine diz çöktüren o çocuk, hâlâ sevilmeyi beklemektedir.
Ama bilmez ki: sevgi, itaatten değil, yüzleşmeden doğar.
Kök ailesinin putlarını yıkmadan, kendi ailesinin kalbini inşa edemez.
Ve bir gün cesaret edip geçmişine bakarsa, o el pençe divan duran çocuk yerini, kendini bilen bir insana bırakır.
İşte o gün, bir aile değil; bir nesil iyileşir.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları