08 Aralık 2021 - Çarşamba
HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ
Yazar - Reşit Sermet Elçi ANLAYANA
Okuma Süresi: 4 dk.
Reşit Sermet Elçi ANLAYANA
sermetelci@yahoo.com - 0532 593 38 44
İçlerinde sınıf arkadaşlarımın da bulunduğu, yaşamlarını ülkelerine ve Deniz Kuvvetlerine adamış, 104 emekli amiralin, Montrö tartışmaları ve ‘takkeli’ Tuğamiral Mehmet Sarı ile ilgili yaptıkları " yazılı açıklama" nedeniyle başlatılan soruşturma tamamlanmış. Soruşturma sonucunda da;
"Yazılı açıklama"da ismi geçen amirallerin -"anayasal düzene karşı suç için anlaşmak" suçlamasıyla,- TCK'nun 316'ncı maddesinin "üst sınırından" cezalandırılmaları istenmiş.
Peki "yazılı açıklama" yapan emekli amiraller yani "104 sivil vatandaş" biraraya gelip ne demişlerdi de, haklarında ceza maddesinin üst sınırı olan, "12 yıl hapis cezası" istenmiş?
104 emekli amiral, Montrö tartışmaları ve ‘takkeli’ Tuğamiral Mehmet Sarı ile ilgili yaptıkları "yazılı açıklama"da;
* “Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz” demişlerdi.
* Montrö'nün Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan bir anlaşma olduğu belirtip, “Montrö sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.” demişlerdi.
* Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın -takkeli- fotoğrafı için ise;
"Diğer taraftan son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders, TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.” demişlerdi.
Peki... İktidarı rahatsız eden bu yazılı açıklamanın neresinde, hangi cümlesinde ya da hangi kelimesinde "suç", hem de -anayasal düzene karşı işlenmiş- suç" var ki, TCK'nun 316'ncı maddesinin "üst sınırından" cezalandırılmaları isteniyor?
Demek ki, "demokrasi" ve "düşünce özgürlüğü" olduğu iddia edilen ülkemizde, insanların düşüncelerini, bir araya gelip "yazılı açıklamaları" karşılığında istenen ceza "üst sınırdan oniki yıl" hapis.
Böylece halk olarak, ülkemizdeki "demokrasi" ve "düşünce özgürlüğü" iddialarını -bir kez daha- "test etme" fırsatı bulmuş olduk.
Bakalım konu ile ilgili görülecek davada, "bağımsız ve tarafsız" olduğu iddia edilen yargı, ne kadar "bağımsız ve tarafsız" olacak. Onu da, hep birlikte göreceğiz.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları