03 Temmuz 2021 - Cumartesi
PİNG-PONG TOPU
Yazar - Reşit Sermet Elçi ANLAYANA
Okuma Süresi: 2 dk.
Reşit Sermet Elçi ANLAYANA
sermetelci@yahoo.com - 0532 593 38 44Çocukluğumda öğrendiğim, Deniz Lisesi'nde -özellikle- hafta sonları cezalı olarak okulda kaldığım günlerde saatlerce, kimi zaman iki, kimi zaman dört kişi oynadığım bir oyun.
Ping-Pong...
Bu oyunda da, her "top"la oynanan oyunda olduğu gibi "top"a doğru vurursanız sayı alırsınız, vuramazsanız sayı verirsiniz...
Oyunu da ya kazanırsınız, ya da kaybederseniz.
Kazanırsanız sevinirsiniz. Kaybederseniz üzülmenize, hırslanmanıza rağmen, rakibinizi tebrik edersiniz. Sonra yeniden oynarsınız.
Bu arada olan "top"a olur, bir o yandan bir bu yandan, bir sağdan bir soldan sürekli darbe alır, "şamar oğlanı"na döner. Ta ki patlayana kadar.
Oyunu seyredenler ise gözlerini ya da kafalarını bir o yana bir bu yana çevirmekten, oyunun sonunda da kazananı tebrik ederek, oynanacak yeni oyunları seyretmekten başka bir şey yapmazlar.
Tıpkı iktidar ve muhalefetteki "düzen" partilerinin kendilerinin ve "egemenlerin" çıkarları için "halka" vurdukları, "egemenlerin" de destekleyip seyrettiği gibi...
İşin acı tarafı "düzen" partileri kazanmak için "top"a vururken "halk" adına vurduklarını söylerler.
Gerçek ise tam tersidir, tüm vuruşları kendilerinin ve "egemenlerin" çıkarları için yaparlar...
"Egemenler" ise oyunu seyrederken taraflardan birini destekler ama kim kazanırsa onu da tebrik etmeyi, yanında yer almayı ihmal etmez.
Bu arada "halkın" yediği darbeler ne "düzen" partilerinin ne de "egemenlerin" umurunda bile değildir.
İşte tam da bu nedenle;
Oynanan bu oyunun bitmesi için "halk"ın patlaması ve oyunu bitirmesi gerekir.
Bu arada eskiler "teşbih de hata olmaz" demişler. Sürç-i lisan ettiysem affola...
Sevgiyle kalın....
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları