05 Eylül 2021 - Pazar
İZMİR'DE BUNLAR YAŞANIYORSA...
Yazar - Reşit Sermet Elçi ANLAYANA
Okuma Süresi: 4 dk.
Reşit Sermet Elçi ANLAYANA
sermetelci@yahoo.com - 0532 593 38 44Basında yer alan habere göre, İzmir'in Konak İlçesine bağlı Mersinpınar semtinde, İsmailağa Cemaati’ne bağlı olduğu iddia edilen 'Sıla Vakfı' mensupları herkesin yaşamına karışıp, halkı tehdit ediyormuş.
Hatta bazıları 'silahlı' olarak sokakta ‘teftiş’ bile yapıyormuş.
Mersinpınar sakinleri İsmailağa Cemaati’ne bağlı olduğu söylenen 'Sıla Vakfı'ndan bezmişler.
Geçtiğimiz gecelerden birinde, 'vakıf' mensupları ile başka bir grup arasında 'silahlı' çatışma yaşanmış. Çıkan çatışmada gruplarla hiçbir ilgisi bulunmayan T.B. adlı bir kişi yaralanmış, bazı ev-dükkân ve araçlarda hasar oluşmuş.
“Semtimizde bu 'vakıf' ile sorun yaşamayan kimse kalmadı” diyen bir esnaf;
“Semt sakinleri olarak bunları istemiyoruz ama burada çok güçlülüler. Doğal olarak korkuyoruz. Tekellerde içki satışını istemiyorlar. Buna müdahale etmeye çalışıyorlar. Baskı politikası güdüyorlar.” diye şikayetlerini dile getirmiş.
Ayrıca çıkan 'silahlı' çatışmaya da değinen esnaf;
Bir vakıf mensubunun elinde 'Kalaşnikof' marka tüfek bulunduğunu iddia etmiş ve;
“Çoğu insan korktuğu ve başına iş almamak için bir şey diyemiyor. Bir çoğu silahlı. Bu silahları nereden buluyorlar? Bilmiyorum. 5 senedir semtimizde böyleler. Geçtiğimiz yıllarda da mahallede bir kavga olmuştu. Bunların 10 tanesinin elinde ‘keleş’ vardı. Semtimizde keleşlerle dolaşıp, ‘Allahu Ekber’ sloganı attılar. Bunlar İzmir’in merkezinde oluyor. Şaka gibi.” demiş.
Esnafın iddialarının benzerlerini, ismini vermek istemeyen -semt sakini- bir genç de dile getirmiş ve;
"Cemaat semtimizi adeta ele geçirdi. Birçok arkadaşımız onların arasına katıldı. Fikri onlar gibi değil, biliyoruz ama ‘güç onlarda’ diyerek, onlarla beraber hareket ediyorlar. Cemaat üyeleri bizim eve gelip, beni aileme bile şikâyet etti. Bize katılmazsa 'serseri' olacak dediler” demiş.
İsmini vermekten çekinen başka bir yurttaş da;
“Bir arkadaşımız, eve kız arkadaşını getirdi diye onu tehdit ettiler... onlara ne? Her şeye karışıyorlar. 'Uyuşturucuya karşıyız, gençleri koruyoruz' diyerek buralarda ahkâm kesiyorlar. Dışarıda oturuyorum, bunlar geliyor, ‘Burada oturamazsın’ diyorlar. ‘Neden?...’ diye sorduğumda, ‘Uyuşturucu mu içiyorsun, belli değil’ diyorlar. 'İçmediğimi' söylüyorum. Bu sefer de, ‘Buradan milletin karısı, kızı geçiyor, rahatsız oluyorlar’ diyorlar. Oturacağımız yer için bile bunlardan izin almamız gerekiyor.” demiş.
Ayrıca Sıla Vakfı, geçen yıl Ocak ayında Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Anadolu İmam Hatip Lisesi Spor Salonunda bir etkinlik düzenlemiş.
Etkinlikte “Cübbeli Ahmet” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü de bir konuşma yapmış. Cüppe ve sarıklı yüzlerce katılımcının doldurduğu salonda 'tekbirler' getirilmiş. Etkinlik sırasında, salonda bulunan Mustafa Kemal Atatürk posterinin ve Atatürk’ün sporcularla ilgili sözlerinin üzeri kapatılmış.
Evet semt sakinlerinin anlattıkları bunlar.
Bunları duyunca insan;
* Sıla Vakfı mensupları nasıl bu kadar cüretkar davranabiliyor?
* Bu kadar cüretkar davranmanın cesaretini ve gücünü kimden/kimlerden alıyorlar?
* Vakıf mensupları 'kalaşnikof' marka tüfekleri ve mermilerini nereden buluyor, kimlerden ediniyorlar?
* Basına yansıyan bu örnek özelinde, -yaşanan bu olayları engellemek için- "Laik Türkiye Cumhuriyetinin" İçişleri Bakanlığı, İzmir Emniyet Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü neler yaptılar ve yapıyorlar?
*İzmir'de bunlar yaşandığına göre, acaba Türkiye'nin başka illerinde neler yaşanıyor?.... diye sormadan edemiyor.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları