30 Temmuz 2021 - Cuma
TARİHİ DOĞRU BİLMEK GEREK...
Yazar - Reşit Sermet Elçi ANLAYANA
Okuma Süresi: 4 dk.
Reşit Sermet Elçi ANLAYANA
sermetelci@yahoo.com - 0532 593 38 44İçişleri Bakanı (şimdilik) Süleyman Soylu; (şimdilik diyorum, çünkü her an ismini değiştirmek zorunda kalabilir)
Afganistandan gelen sığınmacıları eleştirenlere yanıt olarak;
"Bu memleket zor bir dönemdeyken bir tek silahı ve kurşunu yokken, İstiklal Mücadelesinde Pakistan ve Afganistanlı kardeşlerimiz kollarındaki bilezikleri sattılar ve Türkiye'ye gönderdiler. Oradan artan parayla da bilmeyenler bilsinler, İş Bankası kuruldu. Her şeyi unutursak, gelecek nesil de bizi unutur" demekle kalmadı...
İddia çıtasını yükseltip "Dünya'da bizim kadar sağlıklı işleyen bir göç yönetimi göstersinler adımı değiştireyim" dedi.
Özellikle ülke yönetimi için oluşturulması gereken politikalar da "tarih bilgisinin" büyük önemi vardır.
Bu nedenle İçişleri Bakanının "unutulmaması" gerektiği konusunda yaptığı uyarıya katılmamak mümkün değil.
Ancak "tarihi" de doğru bilmek ve değerlendirmek gerekir.
Örneğin İstiklal Mücadelesi olarak tanımladığı Kurtuluş savaşımız 1919 da başladı ve Temmuz 1923'de Lozan Andlaşması ile son buldu.
Ekim 1923'de de Cumhuriyet ilan edildi.
Peki İçişleri Bakanının Kurtuluş Savaşında "bileziklerini satarak" bize yardım ettiğini iddia ettiği Pakistan ne zaman kuruldu?
14 Ağustos 1947 de kuruldu. Yani Kurtuluş Savaşının bitiminden tam 24 sene sonra...
Peki yardım paraları ile kurulduğunu iddia ettiği İş Bankası ne zaman kuruldu?
26 Ağustos 1924 de. Yani Pakistan'nın kuruluşundan tam 23 yıl önce...
Gelelim iddia ettiği Afganistan yardımına;
Türkiye ile Afganistan arasındaki İttifak Antlaşması 1 Mart 1921 Moskova'da imzalandı ve Afganistan SSCB'den sonra Türkiye'yi tanıyan "ikinci ülke" oldu. Andlaşmanın maddelerinden biri de;
*Taraflardan birine yapılacak bir tecavüzün, diğer tarafa da yapılmış sayılacağını ve tehdidi bertaraf etmeyi kabul ettikleri" idi.
Peki, Afganistan işgal edildiğinde kılımız kıpırdadı mı? Çıtımız çıktı mı? Bildiğim kadarıyla "hayır"
Öte yandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1921'de Afganistan Kralı Emanullah Han'ın -askeri eğitim- için yaptığı yardım talebini geri çevirmedi ve 2. Dünya Savaşı'na kadar Afganistan'a doktor, subay ve öğretmenlerden oluşan destek yardımında bulundu. Yani Afganistan bize değil biz Afganistan'a destek verdik.
"Sağlıklı işleyen Göç Yönetimi"ne gelince...
Afganistan sınır komşumuz olmadığına göre Afgan sığınmacılar İran'ı nasıl geçiyorlar da, sınırımız kadar gelip, sınırımızdan giriş yapıyorlar?
Bu mu Sağlıklı Göç Yönetimi?
Ülkeye kaçak giren Suriyeliler nasıl giriyorlar? Kamplarda yaşayan Suriyeliler, kamplardan nasıl kaçıyorlar?
Bu mu Sağlıklı Göç Yönetimi?
Yunanistan sınırına sığınmacıları yığıp, perişan olmalarına neden olmak mı?
Ya da, Avrupa ülkelerinden para alıp, sığınmacıların boğaz tokluğuna çalıştırılmasına, sömürülmelerine göz yummak mı?
Bu mu Sağlıklı Göç Yönetimi?
Yoksa Avrupa ülkelerinin yaptığı "toplumsal dengelerini" bozmayacak kadar sığınmacı alıp, gerisini bize baktırmaları mı?
Sağlıklı Göç yönetimi?
Ben şahsen "Sağlıklı Göç Yönetimi" konusunda kendisine, örnek bir çok ülke gösterebilirim ama bir şartla, adını değiştirdiğinde yeni "isim" tercihini açıklarsa ve de hoşuma giderse....
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları