02 Ocak 2021 - Cumartesi

ANLAYANA

Yazar - Reşit Sermet Elçi ANLAYANA
Okuma Süresi: 4 dk.
Reşit Sermet Elçi ANLAYANA

Reşit Sermet Elçi ANLAYANA

sermetelci@yahoo.com - 0532 593 38 44
Google News

Merhaba,

2021'den de gün almaya başladık...

İlk duyurumda sizlerle paylaşacağımı yazdığım, gündemde ki konularla ilgili yorumlarıma, anılara, şiirlere geçmeden önce izninizle öncelikle dünden yarım kalan belki bir sonraki yazıma da sarkacak olan "ne yapmalıyız" konusundaki düşüncelerimi paylaşmaya devam etmek istiyorum.

Evet ülkemizin siyasi tarihine çok kısa olarak “özetin özetinin özeti” bakarsak ülkemizde bugün uygulanan siyasetin ve bu siyasi tercihin getirdiği ekonomik ve hukuksal koşulların dünden bugüne kendiliğinden, ya da sadece AKP'nin 18 yılı aşan iktidarı sayesinde oluşmadığını, AKP'nin iktidarının hem bir 'başlangıç' hem de bir 'sonuç' olduğunu hep birlikte görürüz.

Hadi isterseniz yaşananları çok kısa olarak gözden geçirelim;

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün döneminde tohumlarının ekilmesi engellenen ama ölümünden kısa bir süre sonra, ekimi yasaklanan tohumların yeniden ekilmesine izin vereceği vaadiyle iktidara gelen Demokrat Parti (Menderes hükümeti) iktidarıyla tohumları yeniden ekilen, sulanan ve günümüze kadar tüm iktidarlar tarafından “değişik ölçülerde de olsa” beslenen, kimileri tarafından gübrelenen, askeri darbelerle, muhtıralarla bakımı yapılan ABD denetimin de ve desteğinde uygulanan politikalarının sonucunda siyasi yelpazede yerini alan AKP gördüğü destekle, katıldığı ilk seçimlerde (2002) iktidar olmayı başardı.

Bu nedenle AKP bir 'sonuçtur'...

18 yıllık kesintisiz iktidarı süresinde, devletin ideolojini, devletin iç yapılanmasını değiştirmeye yönelik politikaları nedeniyle de diğer iktidarlardan farklıdır, bu nedenle de AKP aynı zamanda bir 'başlangıç' tır...

Şu da unutulmamalıdır ki;

Geçen 70 yıllık zaman diliminde ülkemizin bağımsızlığı için, insanların insanca yaşama koşullarına kavuşması için hiçbir karşılık beklemeden mücadele eden, toplumu uyaran, bu gidişata dur demek isteyen kadınlı erkekli nice yürekli, yiğit insanlar, aydınlar, öğrenciler, gazeteciler, gençler- suikastlerde, idam sehpalarında, pusularda, işkencelerde can verdiler, hapislerde çürütüldüler...

Bu vesile ile bir kez daha hepsinin önünde saygı ile eğiliyorum.

Ayrıca ülkenin yurtsever gençlerini sağcı solcu, ülkücü komünist diye birbirlerine öldürttüler. Yetmedi devrimcileri, sosyalist gençliği kendi aralarında bölüp birbirlerine kırdırdılar.

Ödenen bunca bedelin karşılığı bu olmamalıydı diye de her zaman söylüyorum ama şu da bir gerçek ki;

Bu güzel insanların mücadelesi sonucunda oluşan muhalefetten korkan sivil otoritenin, baş etmeye gücü yetmediği zamanlarda ABD güdümlü askeri darbeler devreye girdi ve oluşan muhalefetin üzerinden silindir gibi geçtiler.

"ABD Emperyalizmine Hayır" dedikleri için "Bağımsız Türkiye" dedikleri için korkulan ve üzerlerinden silindirle geçilen devrimcilere karşı da, 1971 Askeri Muhtırasından sonra ama özellikle 1980 askeri darbesinin ardından desteklenen Fetullah Gülen Cemaati (FETÖ) müritleri "modern islam, ılımlı islam" nitelendirmeleriyle askeri liselere, harp okullarına, devletin kurumlarına yerleştirilmeye başlandı. İmam Hatip Okullarına lise ve dengi olma hakkı tanındıktan sonra mezunları yurt dışı üniversitelerinde her dalda tam burslu olarak eğitime gönderildi.
Sonuç olarak bugün yaşadığımız koşullar kendiliğinden oluşmadı. 
Bence bugünlük bu kadar yeter değil mi? Fazla uzatmanın gereği yok.
Bir sonra ki yazımda da günümüz koşullarında siyasi yelpazeye bir göz atıp, ne yapabiliriz konuşuruz.
Tekrar görüşene dek, kendinize çok iyi bakın. Sevgiyle kalın...

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları
Köşe Yazıları