10 Mart 2021 - Çarşamba

İĞNEYİ KENDİNE...

Yazar - Reşit Sermet Elçi ANLAYANA
Okuma Süresi: 4 dk.
Reşit Sermet Elçi ANLAYANA

Reşit Sermet Elçi ANLAYANA

sermetelci@yahoo.com - 0532 593 38 44
Google News

Türkiye "sol" hareketi içinde, bugüne kadar "BİRLİK" ve "DAYANIŞMA"nın ne denli önemli olduğunu yazmayan, dile getirmeyen acaba kalmış mıdır?
Sanırım kalmamıştır.
Peki durum ne? Gerçeği söylemek gerekirse tam anlamıyla "paramparça"...
1970'li yılları -dahi- aratmayacak durumda.
1970'li yıllar deyince aklıma geldi de;
12 Eylül Faşist Darbesi öncesi ortak düzenlenecek yürüyüş ve mitinglerde bile bir araya gelinemezdi.
"Kahrolsun Faşizm" mi, yoksa "Faşizme Geçit Yok" mu doğru? Hangi slogan atılacak diye saatlerce tartışıldığını ve "faşizm tahlillerimiz farkı birlikte olamayız" denerek, ortak yürüyüş ve miting düzenlemekten vazgeçildiğini o günleri yaşayanlar hatırlayacaktır.
Neden derseniz? Ülkede "faşizm" var diyenlerin, "Kahrolsun Faşizm" sloganını, ülkede henüz "faşizm" yok ama faşizm tehlikesi var diyenlerinse, "Faşizme Geçit Yok"u savundukları için anlaşalamadıkları günlerdi o günler...
Bu arada hakkını yememek gerek, "Faşizme Karşı Omuz Omuza" sloganı ise, "faşizm tahlili" içermediği için, -zorunlu durumlarda- birleştirici olabilmişti.
Gel gör ki; 12 Eylül Faşist Darbesi -hiçbir ayrım yapmadan- herkesin üzerinden silindir gibi geçince...
Ne "Faşizme Geçit Yok"u , ne de "Kahrolsun Faşizm"i dinlemeyince... 
Akılları başlarına gelenler -sınırlı sayıda da olsa- bazı örgütlenmelerde politik farklılıklarını bir kenara bırakıp bir araya gelmeyi, birlikte üretmeyi başardılar. Çok da güzel işlere imza attılar ama ne yazık ki, genelde kalıcı bir birlikteliği sağlayamadılar.
Hatta geçen zaman içinde bölünmeler daha da hızlanarak devam etti.
Şu anda ülkede, kendini sosyalist veya komünist olarak tanımlayan kaç parti veya örgütleme var biliyormusunuz? 
Ben sayısını rakam olarak tam bilmiyorum ama epeyce çok olduğunu biliyorum.
Peki bunca yaşanan deneyime rağmen, "birlikte" olmanın zorunluluğu herkes tarafından dile getirilmesine rağmen neden bir araya gelinemiyor?
Bunun -zahiri- nedenleri saymakla bitmez ama hiç biri -realitede- incir çekirdeğini doldurmaz.
Bence en önemli iki nedenden biri; Aşılamayan, aşılmak istenmeyen "ego"lardır. Diğeri ise; Hala "böl-yönet" politikasının oyuncağı olmaktır.
Bu nedenle de, Türkiye solu -bu durumdayken- bence hiç kimse "ahkam" kesmemeli, önce kendine bakmalı ve işe "iğneyi kendine batırmak"la başlamalı.
Nereden -batırmaya- başlamalı? Diye de sorarsanız. 
Derim ki;
İlk olarak 68'liler ve 78'liler Dernekleri birleşmeli, tek çatı altında toplanmalı...
Sonra da "sol"da geniş "birlikteliğin" sağlanmasına öncülük etmeli...
Becerebilir ya da beceremez fark etmez. Denemeli...
Bu arada hiçbir zaman unutulmamalı ki, boşluklar her zaman bir şekilde dolduruluyor.
Örnek vermek gerekirse, bu konuda en güzel örnek,  Türkiye kamuoyunda "sol" denince CHP'nin akla gelmesidir. Ülkede "solu" CHP'nin temsil ettiği algısıdır.
Kimse gücenmesin ama, bu algının sorumlusu da, öncelikle Türkiye'deki komünistler ve sosyalistlerdir.
Bence bu da böyle biline.
Güzel günlere kavuşmak umuduyla sevgiyle kalın...

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları
Köşe Yazıları