20 Ocak 2021 - Çarşamba

NAZAR BONCUĞU...

Yazar - Reşit Sermet Elçi ANLAYANA
Okuma Süresi: 3 dk.
Reşit Sermet Elçi ANLAYANA

Reşit Sermet Elçi ANLAYANA

sermetelci@yahoo.com - 0532 593 38 44
Google News

Diyanet İşleri Başkanlığı ülkenin "çok ciddi" sorunlarından birine daha açıklık getirdi ve "Dinimizde nihai etkiyi Allah'tan başkasına atfeden tutum, davranış ve inanışlar yasaklanmıştır. 
Bu sebeple nazar boncuğu ve benzeri şeylerin -bunlardan medet ummak amacıyla- boyuna veya herhangi bir yere takılması caiz değildir" dedi.
Bu açıklamadan sonra ben de "nazarın" tarihçesini merak edip araştırdım.
İnsanlık tarihi kadar eski olan "nazara" Mısır, Babil, Sümer medeniyetlerinde de inanılırmış. Kötü niyetli kişilerin içindeki kötülüğün gözlerinden dışarı yansıdığı ve karşısındaki iyi, güzel, başarılı insanların başına kötü şeyler gelmesine neden olduğu düşünülürmüş.
Kötü niyetli kişilerin kıskanç bakışlarından korunmak, "göze gözle" karşılık vermek için de, göz şeklindeki nazar boncukları ile kem bakışlar savuşturulmaya çalışılırmış. Nazar boncuğunun kötü bakışları kendine çekerek boncuğun sahibini koruduğuna inanılırmış.
Bu nedenle de nazar boncuğu Musevi, Hristiyan, Müslüman, Budist ve Hindu toplumlarında kötü gözlere karşı gelen, kişileri ve mekanları koruyan bir sembol olarak evlere kadar girmiş, insanlar tarafından takılmış.
Nazarı, "İsabet-i Ayn" olarak adlandıran Türklerin ise, nazara ve nazardan korunmak için nazar boncuğu kullanmaya inançları, Orta Asya’nın Şamanizm dönemine dek uzanırmış.
Türk tarihinde kötü niyetli kişilerin bakışlarından korunmak için nazar boncuğunun dışında at nalı, yumurta kabuğu, sarımsak, kuru diken, bez bebek, akik taşı, çocuk ayakkabısı, kaplumbağa kabuğu, kurt dişi, mercan, çörekotu, deniz kabukları, çakıl taşı, hurma çekirdeği gibi objeler de kullanılmış.
Türkiye’de nazar boncuğu yapımı Mısır'lı boncuk ustalarının İzmir'e gelip, boncuk sanatını uygulamaları ve öğretmeleri ile başlamış.
Türk ustalar öğrendikleri teknikleri uygularken geliştirmiş ve renkli camların üzerine göz figürünü de ekleyerek günümüzde kullanılan nazar boncuğunu yaratmışlar.
Hatta UNESCO’nun "Yaşayan İnsan Hazinesi"ne dahil edilen boncuk ustası Mahmut Sür, 13 yaşından beri İzmir’de nazar boncuğu üretmekteymiş.
Neyse ki, yüzyıllar sonra Diyanet İşleri Başkanlığı konuya açıklık getirdi de, nazar boncuğunun -medet ummak amacıyla- takılmasının caiz olmadığını hep birlikte öğrenmiş olduk. 
Böylece "önemli bir sorunumuz" daha Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çözülmüş oldu.
Diyanet İşleri Başkanlığı keşke "iktidar hırsı, iftira, yalan, dolan, rüşvet, yolsuzluk, hakaret, aşağılama" gibi konulara da bir açıklık getirse...
Belki ülkeye bir yararı olur.
Tekrar görüşene dek sevgiyle kalın..

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları
Köşe Yazıları